Öykü yazmaya ne zaman, nasıl başladınız?
İlk "öykü" dediğim yazımı 2019’da yazdım. Eksikleri, abartılı yönleri ve tuhaf karakterleriyle tam bakış açıma göre bir öyküydü. Ancak yazmaya başlamam çok daha önce, çocukluk yıllarıma dayanıyor. Çoğumuz gibi ben de ta küçüklükten günlük tutarak ve kelimeleri keşfederek başladım. Sözlükten bulduğum ve sınıf arkadaşlarımın anlamayacağını düşündüğüm kelimeleri not defterime yazıp konuşmalarımda kullanmaya çalışırdım. Bu, biraz çocukça olsa da dille üstünlük kurma çabasıydı. Aynı zamanda, annemi çok erken kaybetmem nedeniyle onun için şiirler ve düzyazılar yazmaya başladım. O dönemden itibaren yazı, hayatımın bir parçası oldu ve bu bağ hiç kopmadı. Gazetecilik okumamla birlikte haber ve köşe yazılarıyla bu süreç devam etti.
Öykü türünü seçmede özel bir nedeniniz var mı? Öykü yazmanın kolay olduğunu düşünüyor musunuz?
Evet, öykü türünü seçmemin belirli bir nedeni vardı. Anlatmak istediğim olayları, durumları ve karakterleri öyküyle en iyi şekilde aktarabileceğimi düşündüm. Öykü, İsviçre çakısı gibi kısa ve etkili bir anlatım sunuyor çünkü okuruna. Fakat bu türde yazmak kolay değil, bir dünyayı sıfırdan kurmak ve onu tutarlı bir şekilde sonlandırmak ince bir işçilik gerektiriyor.
İlk öykünüzün yayımlanma macerasını anlatır mısınız? Yayımlandığını gördüğünüzde neler hissetmiştiniz?
İlk öyküm 2019 kışında Bubisanat’ta yayımlandı. Bir cesaretle öykümü göndermiştim ama yayımlandığını görünce hem çok heyecanlandım hem de korktum. Çünkü o an, yerel sınırların dışına çıktığımı fark ettim. Bu durum, üzerimde sorumluluk ve ağırlık hissi yarattı, bu yüzden yayımlandığını görmek hem mutluluk verdi, hem de tedirgin etti diyebilirim.
Öykülerinizden dosya oluşturma fikri nasıl oluştu? Dosyanızı oluştururken nelere dikkat ettiniz? Belirli bir tema üstünden mi ilerlediniz yoksa farklı temaların oluşturduğu bir bütünü mü tercih ettiniz?
Bu, en başından beri planladığım bir şeydi. Hep bir öykü dosyası oluşturma niyetiyle yazdım çünkü. Birbirinden farklı görünen ancak arka planda birbirlerine bağlı öyküler. Hepsi bir cehennemin farklı odalarını gösteriyor gibi.
Kitap yayımlamak oldukça meşakkatli bir iş. Dosyanız okunmayabilir, okunsa bile uzun süre bekletilebilir, bekletilse bile birçok etmenden dolayı yayımlanamayabilir. Bütün bu durumlar gözünüzü korkuttu mu?
Elbette kitap yayımlamak kolay bir süreç değil, bu zorluğu yaşamayan yazar neredeyse yoktur, ama ben şu veya bu sebeple geri gönderileceğini düşündüğüm yayınevlerine dosyamı göndermedim.
Çok fazla yayınevi var. Yayınevini belirlerken nelere dikkat ettiniz? Hedefinizde bir yayınevi var mıydı?
Tabii ki belirli ölçütlerim vardı. Ama önceliğim, samimi bir iletişim kurabileceğim, dosyamın emekleme ve büyüme aşamasında destek görebileceğim bir yayınevi bulmaktı. Bu noktada Onur Özkoparan ile yollarımız kesişti ve iyi ki de öyle oldu. Süreç boyunca bana çok destek oldu.
Öykü yazmaya yeni başlayanlar için önerileriniz nelerdir? Yola çıkmadan önce çantalarına neler koymalarını isterdiniz?
Henüz yeni başlayanlara öneri verecek bir konumda hissetmiyorum kendimi. Ancak benim de yola çıkarken yaptığım birkaç şey var. Farklı öykü yazarlarının öykülerini okuyarak, inceleyerek, bunun yanında psikolojinin ve felsefenin kaynaklarından beslenerek yol almaya çalıştım. Ursula K. Le Guin, Virginia Woolf, Simon de Beauvoir ve Tomris Uyar, Berna Moran ve Rollo May bu süreçte bana eşlik etti ve beni bir gün bile yalnız bırakmadılar…
Comentários