1- Öykü yazmaya ne zaman, nasıl başladınız?
Öykü yazmaya Eskişehir Tepebaşı Belediyesinin düzenlediği bir öykü atölyesinde başladım. Önceleri edebiyat konuşabildiğimiz ve birbirimizin dilinden anladığımız ortamdan mutlu oluyordum. İçimde yazmayı bekleyen bir öykücü olduğunun farkında bile değildim. Öykü atölyeleriyle başlayan yolculuk, bu dünyada ben de olmalıyım, dedirtti.
2- Öykü türünü seçmede özel bir nedeniniz var mı? Öykü yazmanın kolay olduğunu düşünüyor musunuz?
Kendi halimde yazdığım şiirlerin evrildiği en iyi alan öyküydü. Bunun farkına sonradan vardım. Görece kısa bir alana anlatacaklarımı sığdırmak, hikâyemi aktarmak güzel geliyor. Yoğun, kısa, etkili bir tür. Dönüp baktığımda iyi ki, diyorum şimdi.
Öykü yazmak dışarıdan bakıldığında kolay gibi görünüyor ama kendi içinde matematiği olan ve ölçülerini doğru ayarlanmanız gereken bir tür ne kadar kolay olabilir ki? Bir taraftan tekniğe dikkat edeceksiniz taraftan anlattıklarınızı katmanlaştıracaksınız ve bu sırada dilin imkanlarını değerlendireceksiniz. Çok da kolay değil yani.
3- İlk öykünüzün yayımlanma macerasını anlatır mısınız? Yayımlandığını gördüğünüzde neler hissetmiştiniz?
Bugün gibi aklımda. Biraz önce bahsettiğim atölye çalışmaları 14 Şubat Dünya Öykü Günü’ne denk geldi. Atölye düzenleyen arkadaşlarımızın bizim öykülerimizden oluşan bir hatıra kitabı oluşturma fikirleri ortaya çıkmış. Orada yayımlandı. Dergilerde ilk görünmem ise yazdığım bir öyküyü Kurşun Kalem dergisine göndermemiz ve 2018’de orada yayımlanmasıyla gerçekleşti. Bu iki kırılma noktası benim için çok kıymetli. Benim kurduğum bir dünyanın başkalarının elinde olması, onlar tarafından okunması, bana ortak olmaları hayal edemeyeceğim kadar mutluluk verdi.
4- Öykülerinizden dosya oluşturma fikri nasıl oluştu? Dosyanızı oluştururken nelere dikkat ettiniz? Belirli bir tema üstünden mi ilerlediniz yoksa farklı temaların oluşturduğu bir bütünü mü tercih ettiniz?
2020’nin Mayıs ayından itibaren çeşitli edebiyat dergilerinde yoğun olarak yer almaya başladım. Dostlarımın dosya oluşturma konusundaki baskıları da arttı. Yazmaya gönül veren herkesin bir kitap hayali olur tabii. Benimki de bir hayaldi aslında. Kendimi edebiyat alanının teori kısmında var ederken bunu uygulama alanına taşıma şansı bulmak inanılmaz.
Öykülerimi yazdıkça belirli bir temanın ya da üslubun etrafında dolaştığımı fark ettim. Böylece Kırkyama yer yer mitolojik ögeleri barındıran ve kültürümüzden beslenen yer yer masalsı öykülerden oluştu.
5- Kitap yayımlamak oldukça meşakkatli bir iş. Dosyanız okunmayabilir, okunsa bile uzun süre bekletilebilir, bekletilse bile birçok etmenden dolayı yayımlanamayabilir. Bütün bu durumlar gözünüzü korkuttu mu?
Elbette korkuttu ama bunun niyeti bile heyecanlandırmaya yettiği için girişimde bulunmaktan hiç çekinmedim. Bu yolda beni geliştirecek her türlü dönüte hazırdım. Vazgeçmek gibi bir düşüncem asla olmadı. Bekledim ama değdi. Çok mutluyum. İyi ki.
6- Çok fazla yayınevi var. Yayınevini belirlerken nelere dikkat ettiniz? Hedefinizde bir yayınevi var mıydı?
Aslında benim için en önemli kriterlerden biri öyküye değer veren bir yayınevi olmasıydı. Tarzıma yakın bulduğum, takip ettiğim, kitaplarını okuduğum, çalışmalarını beğendiğim yayınevleri öncelikli tercihimdi. Epona bu anlamda beklentimi karşıladı tabii.
7- Öykü yazmaya yeni başlayanlar için önerileriniz nelerdir? Yola çıkmadan önce çantalarına neler koymalarını isterdiniz?
Önce çok okumaları gerekiyor. Türk ve dünya edebiyatının öykü alanındaki önemli temsilcilerini okumaları elbette. Bunun yanında son dönemlerde yazılan öykülerden de haberdar olmalılar. Farklı edebi türleri ve metinleri incelemelerini, dergileri takip etmelerini de tavsiye ederim. Gerçekten bu alana gönül verdilerse asla vazgeçmemeliler. Çünkü bu yolda hayal kırıklıkları da olacaktır.
Bana yer verdiğiniz için teşekkür ediyor, kolaylıklar diliyorum.
Comments