1- Öykü yazmaya ne zaman, nasıl başladınız?
Okumak her zaman tutkum oldu. Yazmaksa uzun yıllar sonra geldi. Öykü yazmak, özel sektörde yeterince çalıştığıma karar verip hayallerimi gerçekleştirmek üzere yeni bir yolculuğa çıkmak istediğimde bana gelen bir armağandı. “Yazmak istiyordum ama nereden başlayacağımı bilemiyordum.” Bu cümleyi birçok kere duymuşuzdur. Benim için de çok farklı değildi. Yazmak, yaptım oldu diyebileceğimiz bir eylem değil. Ben de ilk aşamada araştırmaya başladım. O sırada karşıma atölyeler çıktı. Atölyelerin iyi bir başlangıç noktası olduğunu düşünüyorum. Ve böylece öykülerle tanıştım. Gerçi birkaç öykü kitabı elime geçmişti ama yoğun bir okuma yapmamıştım. Edebiyatın bu derece önemli bir türüyle bu kadar geç yakınlaştığım için de üzgünüm aslında. Çok değerli öykücülerimiz var. Okudukça ve yazdıkça öykü evreni içinde kaybolmak. Bu harika bir duygu.
2- Öykü türünü seçmede özel bir nedeniniz var mı? Öykü yazmanın kolay olduğunu düşünüyor musunuz?
Öykü yazmak, içimde öykü okumak kadar büyülü bir atmosfer yaratıyor. Anlatmak istediklerinizi kısa bir metne damıtarak sığdırmak, zor bir denklemi çözmek gibi. Yazarken sizi zorlayan, fazladan bir tek kelimeye dahi tahammülü olmayan bir metni oluşturmak haliyle çok da kolay olmuyor. Bazen bir kelimeye tutunup akan öyküler oluyor bazen de günlerce bir kelimeye takılıp kalanlar. Gerçi yazmak başlı başına zorlayıcı bir eylem.
3- İlk öykünüzün yayımlanma macerasını anlatır mısınız? Yayımlandığını gördüğünüzde neler hissetmiştiniz?
İlk öyküm, “Kâğıttan Kale” 2019 yılında Oggito ’da yayımlandı. Haliyle bendeki yeri çok farklı. Öykümü ekranda ilk gördüğümde bu benim mi? diye düşünmüştüm. Uzun uzun baktım, halen bakarım. Gönderirken de yayımlandığında da korktuğumu hatırlıyorum. Heyecanlandım da tabii. Korkumun sebebi, öykümün artık sadece bana ait olmamasıydı. Düşünsenize bin bir emekle bilgisayarınızda ya da beyaz kağıtlarınızda büyüttüğünüz metniniz, güvenli limanınızdan çıktı, artık her türlü yoruma açık. Kim bilir nerelerde, kimlerin usunda farklı etkileri olacak. Ben bu tatlı korkuyu ve heyecanı seviyorum.
4- Öykülerinizden dosya oluşturma fikri nasıl oluştu? Dosyanızı oluştururken nelere dikkat ettiniz? Belirli bir tema üstünden mi ilerlediniz yoksa farklı temaların oluşturduğu bir bütünü mü tercih ettiniz?
Yazdıklarımızın eninde sonunda okunmasını dileriz. Ben, yazılan her şeyin içinde bilinçli ya da bilinçsiz bir ileti kaygısı barındırdığını düşünürüm. Yazdıklarımız sonunda mutlaka birilerine dokunur. Nihayetinde kapalı bir dosyada tutmak için yazmayız. Böyle düşünenler de vardır elbet. Kendi adıma, öykülerim çoğaldıkça paylaşmak istedim sanırım. Ayrıca bunun motive edici bir etkisi olduğunu da düşünüyorum.
Dosyamı oluştururken belirli bir tema düşüncem olmadı. Şimdi bakınca kendiliğinden oluşan bir bütünlük olduğunu görüyorum. Sonuçta hepimizin hikayesi benzer başlıyor. Çocuktuk, büyüdük, ailemiz oldu, okuduk, çalıştık, dokunduğumuz her şey bir şekilde bizi var etti. İşte, İçimden İnsanlar Düşüyor ’da olan da buydu. Hayattan beslenen, konfor alanlarımızın dışında kalan insanların öyküleri bir araya geldi.
5- Kitap yayımlamak oldukça meşakkatli bir iş. Dosyanız okunmayabilir, okunsa bile uzun süre bekletilebilir, bekletilse bile birçok etmenden dolayı yayımlanamayabilir. Bütün bu durumlar gözünüzü korkuttu mu?
Evet. Bu yol uzun ve meşakkatli. Dosya oluşturmak için harcadığınız emek kadar yıpratıcı bir dönem. Cevap alamadığınız her gün gözünüzde büyüyor. Belki de bizleri en çok bu bilinmezlik yoruyor. Tüm bunları tecrübe etmiş arkadaşlarımla aynı süreçleri yaşadığımdan kendimi her türlü sonuca hazırlamıştım. Dosyamı gönderdikten sonra odak noktamı değiştirdim. “Su yürür yolunu bulur” bazen işleri oluruna bırakmak en iyisidir. Dosyayı gönderdim ve çalışamaya devam ettim.
6- Çok fazla yayınevi var. Yayınevini belirlerken nelere dikkat ettiniz? Hedefinizde bir yayınevi var mıydı?
İlla şu ya da bu yayınevi olacak diye bir takıntım yoktu. Önemsediğim tek şey öykü kitapları yayımlayan bir yayınevim olmasıydı. Biliyorsunuz yayınevlerinin farklı çizgileri, uzmanlaştığı alanlar var. Ben de dosyamı gönderirken en çok bu kriteri göz önüne aldım. Nota bene yayınevi tarafından kabul edildiğinde çok sevindiğimi söyleyebilirim. Başından beri özveri ve uyum içinde çalışıyoruz. Bu bence çok önemli bir kriter.
7- Öykü yazmaya yeni başlayanlar için önerileriniz nelerdir? Yola çıkmadan önce çantalarına neler koymalarını isterdiniz?
Burada sadece kendi tecrübemi paylaşabilirim. Nihayetinde herkesin yazım yolculuğu farklı. Ama o yolculuk nasıl olursa olsun meşakkatli olduğu bilinmeli. Hiçbir zaman oldum denemeyecek, derin dehlizleri olan uzun bir yolculuk bu. İçi huzurla olduğu kadar huzursuzluk da dolu. Yorucu olduğu kadar tatminkâr. Çantalarında mutlaka biriktirdikleri şeyler vardır. Onları keşfetmeyi öğrenmeliler. Bence bunun en temel iki kuralı, okumak ama ne okuduğunu iyi analiz ederek doğru okumalar yapmak ve yazmak. Ne yazarsak yazalım, öykü, roman, araştırma yazısı, deneme sonucu hep doğru okumaya ve usanmadan yazmaya dayanıyor.
Comments