top of page
Yazarın fotoğrafıİshakEdebiyat

İshak İlk Kitap Soruşturması- Beyhan Keçeli

1- Öykü yazmaya ne zaman, nasıl başladınız?

Çocukluk yıllarımda gizli defterlerim oldu hep. Şiirler, denemeler ve günlükler biçiminde bir iç döküştü. Anlatma ihtiyacıyla yazdığımı düşünüyordum fakat asıl sebebin kendimi anlama çabası olduğunu sonraları anladım. Üstünden zaman geçince daha iyi yorumluyor insan içinde bulunduğu tabloyu. Öykü, zihnimin içinde hep dönüp duran bir türdü. Günlükte de şiirde de hep bir hikâye etme hâli yok mudur zaten? Tanık olduğum bir olayı, sokakta duyduğum bir cümleyi ya da herhangi bir şeyi alıp zihnimde bir öyküye malzeme ettiğimi fark ettim. Üniversite yıllarımda başladım öykü yazmaya. Eğer onlar öyküyse…

2- Öykü türünü seçmede özel bir nedeniniz var mı? Öykü yazmanın kolay olduğunu düşünüyor musunuz?

Lafı uzun tutmayı sevmiyorum. Bir de salt kendi yaşamım bana yetmiyor. Başka hayatlara da talibim. Madem yaşadığım şu realiteden fazlasını vermiyorlar, o hâlde ben de başka yaşantılar kurarım. İdealize etmeden, her türlü arazıyla talibim o hayatlara. Başka bir kadın yahut erkek hatta çocuk veya hayvan olmak istedikçe yazıyorum. İnsanda yaratma arzusu öyle güçlü ki mutlaka bir yerden çıkış yolu buluyor. Sanat bu çıkış yollarının en güzeli. 

Öykü romandan kısa, şiirden kolay. Ama tek başına değerlendirirsem öykünün kısalığı avantaj gibi görünse de az sözle etkileyici olabilmek oldukça zor. Buna rağmen benim beklentime uygun. Sözü kısa kesebiliyorum. Zaman, çok kıymetli. Bir meseleyi anlatmak bazen bu kadar kısa olmalı. Ki diğerine geçebilelim.

3- İlk öykünüzün yayımlanma macerasını anlatır mısınız? Yayımlandığını gördüğünüzde neler hissetmiştiniz?

İlk kez bir öykümü yayımlatmaya karar vermiştim. Elbette çok umutlu değildim. Birden çok yere gönderme fikrini sevmedim hiç. O yüzden sadece İshak Edebiyat’a gönderdim. Olumlu yanıt geldiğinde âşık olmuş gibi hissettiğimi hatırlıyorum. Karnımdaki kelebekler o gün bu gündür uçmaya devam ediyor.

4- Öykülerinizden dosya oluşturma fikri nasıl oluştu? Dosyanızı oluştururken nelere dikkat ettiniz? Belirli bir tema üstünden mi ilerlediniz yoksa farklı temaların oluşturduğu bir bütünü mü tercih ettiniz?

Hiç öyle bir düşüncem yoktu. Yazıp gönderip yayımlandıklarını görmek benim için fazlasıyla yeterliydi. Bir kitap çıkarmak hâlâ nedenini bilmediğim bir biçimde aklımın ucundan geçmiyordu. Yazar ustalarımdan kitap dosyamı isteyenler olunca çok utanmıştım. Henüz buna hazır olmadığımdan emindim. Bir dosya nedir, nasıl hazırlanır vs. hiç fikrim yoktu, ilgi alanım da değildi. Sonra bu öyküleri tek tek aratma bize, hepsini bir araya topla da okuyalım, diyen tembel arkadaşlarımın sayısı artınca bir dosya oluşturdum. Dosyaya girecek öyküleri belirlemek çok zordu. Sevdiğim öyküleri aldım desem diğerlerine haksızlık olacak. Birbirinden bağımsız yazılmış öykülerdi ve bir şekilde bir araya geldiler.

5- Kitap yayımlamak oldukça meşakkatli bir iş! Dosyanız okunmayabilir, okunsa bile uzun süre bekletilebilir, bekletilse bile birçok etmenden dolayı yayımlanamayabilir. Bütün bu durumlar gözünüzü korkuttu mu?

Bundan hiç korkmadım. Beklemelerin dünyasında yaşıyoruz, bekleriz hatta kitabımızı yayımlamazlar, bu da olabilir. Üzülürdüm elbet ama tüm bunları bilerek ve aksaklıklara razı olarak yola çıkanlardanım. Böyle bakınca işler kendi seyrinde ilerliyor.

6- Çok fazla yayınevi var. Yayınevini belirlerken nelere dikkat ettiniz? Hedefinizde bir yayınevi var mıydı?

Bu konuda çok bilgili değildim. Birkaç yayınevine gönderdim, çok sürmedi ve Mahmut Bey dosyama ilgi gösterince Metinlerarası Kitap ile çalıştık. Bir süredir takip ettiğim ve yaptığı işleri beğendiğim bir yayıneviydi. Süreç içinde doğru yerde olduğumu defalarca gördüm. İnsani bir dil ve anlayışla ilerlemek benim için ilk kitap deneyimimde pek kıymetlidir bu açıdan.

7- Öykü yazmaya yeni başlayanlar için önerileriniz nelerdir? Yola çıkmadan önce çantalarına neler koymalarını isterdiniz?

Yazmak, tarafsız bir iş. Bulunduğunuz yerin dışına çıkmak; olaylara, duygulara ve durumlara bir de öbür taraftan bakıp orayı anlamak mühim. Olağanın dışına çıkmak, eşyayı konuşturup insanı susturmak mesela. Denemek, sarsılmak, kıyıp atabilmek o güzelim cümleleri. Daha iyi nasıl anlatabilirim’in derdine düşüp bu derdin devasını arayarak devam etmeli ama dermansız bir dert olduğunu unutarak. 


0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page