1- Öykü yazmaya ne zaman, nasıl başladınız?
Aslında hikâye mektupla başladı. Mektuplarda; şiirler, çizimler, fotoğraflar, sergi katalogları, kitap değerlendirmeleri vardı... Yazmak insanı rahatlatan, hasrete iyi gelen bir eylemdi ve ben mektubu çok sevmiştim. Yazabileceğimi düşündüren bir süreçti ama ben daha çok okumaya devam ettim. İlk öykümü 2008 yılında yazdım.
2- Öykü türünü seçmede özel bir nedeniniz var mı? Öykü yazmanın kolay olduğunu düşünüyor musunuz?
Öykü okumayı başından beri çok sevdim ama yazmak konusunda çekindiğim şeyler vardı. Söylemek istediklerimi tek solukta anlatabilmenin en iyi yolu öykü ve belki de en zorlu anlatım. Sınırlı alanda az kelimeyle kafandakileri aktarmaya çalışmak hayli yorucu. Okuyucunun da katıldığı, eksiltmelerle boşluklar açan, bittiğinde bile devam eden bir metin.
3-İlk öykünüzün yayımlanma macerasını anlatır mısınız? Yayımlandığını gördüğünüzde neler hissetmiştiniz?
İlk öyküm, Ocak 2021'de Oggito'da yayımlandı. Karlar Üstüne... Yazın dünyasında hemen dönüşler olmadığından öyküyü yollayıp unuttum. Aradan epey zaman geçince karda iki ağaç fotoğrafı gördüm Oggito'nun sayfasında. Başlığa baktım...
“Öykümü yayınlamışlar Sema!” dedim tebessümle.
“Hangi öykünü?”
“Karlar Üstüne!”
“Çok sevindim, ne güzel haber, iyi bir öyküydü ama daha fazla çalışmalısın!”
4- Öykülerinizden dosya oluşturma fikri nasıl oluştu? Dosyanızı oluştururken nelere dikkat ettiniz? Belirli bir tema üstünden mi ilerlediniz yoksa farklı temaların oluşturduğu bir bütünü mü tercih ettiniz?
Öyküler; dijtal, matbu dergilerde yayımlanmaya başlayınca kendiliğinden dosya hâline geliyor. Zamanla bazı öyküler çıkıyor, yenileri giriyor. Bu, zamanla kelimesi öyle uzun ki dosyanın içinden başka dosyalar çıkabiliyor, ya da yazdıklarını beğenmeyip yeniden çalışabiliyorsun. Yazara, acaba hangi öyküyü kenarda bıraksam dedirten bir konfor alanı da oluşuyor böylelikle. Ben bir tema üstünden ilerlemedim. Farklı temaların buluştuğu bir bütünde, ilk ve son öyküye dikkat ederek oluşturdum dosyamı. Öykü isimlerini, öykülerin yerlerini çok önemserim. İlk öykü güçlü olmalı, bu, herkesçe bilinir. Bazı öykü kitaplarında tempo yavaş yavaş düşer, hissedersin, en iyi öyküler cepheye sürülmüştür çünkü. Bu sebeple en güzel öykünün en sonda olmasını istedim.
5-Kitap yayımlamak oldukça meşakkatli bir iş. Dosyanız okunmayabilir, okunsa bile uzun süre bekletilebilir, bekletilse bile birçok etmenden dolayı yayımlanamayabilir. Bütün bu durumlar gözünüzü korkuttu mu?
Dosyam okunmadı. Yayınevlerine, günde on-on beş, belki daha fazla dosya gittiğine eminim. Okundu! Çok bekledim! Kabul edildi! Yayımlanmadı! Yani sorudaki her durumu yaşadım. Başta bunların hiçbirini bilmediğimden gözüm korkmadı, hatta yayınevlerine tek tek yolladım dosyamı. Ret cevabı alınca başka bir yayınevine yolladım, bu şekilde ilerledim. Sandım ki yayınevleri beni bekliyor! Onlara da hak vermek gerek gibi bir cümle kullanamam, çünkü yayıncılık ciddi bir iş. Belki de yayınevleri sadece bu iş için bir alan oluşturmalı. Yetenekli, çok parlak kalemler hiç kimseye ulaşamadan maalesef yazmaktan, yazdığını yayımlatamadan edebiyattan vazgeçiyor. Yeni isimler, farklı bakışlar olmalı.
6- Çok fazla yayınevi var. Yayınevini belirlerken nelere dikkat ettiniz? Hedefinizde bir yayınevi var mıydı?
Uzun zamandır okuyorum. Okumaya heveslenince yayınevlerini de tanıyorsun. Edebiyata bakışı, dünya görüşü, çizgisi, önemli benim için. Az evvel bahsettiğim süreçte, dosyamı bu anlayışla yolladım. Hedefimde birkaç yayınevi vardı. Hatta kabul de edilmişti dosya ama olmadı. Yeni öykülerle oluşturduğum dosya, Parma Kitap'ın düzenlediği yarışmayla kitaplaştı.
7- Öykü yazmaya yeni başlayanlar için önerileriniz nelerdir? Yola çıkmadan önce çantalarına neler koymalarını isterdiniz?
Aslında bu söyleşilerde yapılması gerekenler, öneriler, satır aralarında var ama kısaca söylemek gerekirse... Çok okumak, yazmak, nitelikli edebiyat dergilerini takip etmek, çok okumak, beklemek, yazmak, okumak, çok okumak... şeklinde ilerleyen bir döngü. İyi bir öykü kitabı, metin, sorgulanarak okununca izlenecek yol belirir. Yapılması gerekenler eksiksiz uygulansa dahi bazen öykü başarılı olmayabilir. Yazı ile yazar arasında kimsenin formülize edemeyeceği bir temas var. Kimileri buna tılsım der, kimileri yetenek. Gerçekleri söyleyecek objektif bir göz, eleştiri, dönüş çok önemli.
İshak Edebiyat'a çok teşekkürler...
Comments