top of page

Öykü- Sibel Oğuz- Yine mi Hazırlıksız Yakalanacağım?

Yazarın fotoğrafı: İshakEdebiyatİshakEdebiyat

"Düşünün ki kafanız karışık." Bu bir hikâyenin girişi olabilir mi, bilmiyorum. Nasıl olması gerektiğine dair bir fikrim var fakat ikimiz de biliyoruz ki hayat her zaman doğrusal ilerlemiyor.

Selimpaşa'da kuşlar erken göçer.

Üzümlerin olgunlaşmasını beklemezler. Her gidişlerinde kafamı gökyüzüne kaldırıp toplu kafileyi görünce, mübarekler bari üzümlerin tadına baksaydınız derim. Duymazlar beni, haç yolculuğuna çıkmış kadar heyecanla çırparlar kanatlarını. Bahar olur olmaz yavrularıyla dönerler. Bense sadece kitaplarımı alırım yanıma. Başka da bir şeyi yük etmem. Bu yıl öyle mi? Sen iliştin yüreğime, rüzgâr estikçe kopup düşeceksin diye umutlandım. Olmadı.

İklimler değişti, dünya çağ atladı, şeytan kılık değiştirdi de ben yine aynı ben.

Bugün ortalıkta görünmüyor neyse ki. Lanet canına. Geçenlerde üzerime üzerime geldi. Senin günahının olmadığını söyledi. Bu aşkı ben tek başıma yaratmışım...Aranızdaki anlaşmaya anlam veremedim. Öfkelendim. Yaratmak Allah'a mahsus dedim. İçtiğim çayı Söğüt Ağacının köküne döktüm. Bardağı yüzüne fırlattım. Bir gözü attık görmüyor. Hangi cehennemin dibinde bilmiyorum.

Şimdi turuncu tükenmez kalemimi alıp masamın başına geçeceğim. Yok yok, bu defa çardağa kuracağım düzenimi. Yazmak ve yaşamak cezaysa hayata bir süre ara vereceğim. Her tarafı yazılmış sarı defterimden boş bir sayfa bulmanın coşkusuyla oturup yaşantımı hikâye edeceğim. Bunun hiç de kolay olmayacağını biliyorum. Sen ne yapıp edip yazacağım hikâyeye dâhil olacaksın. Oysa bu öyküye iki kahraman fazla...

İçinden "Bu bir öykünün girişi olamaz, deneme yaz," diyeceksin. Ben her zamanki gibi zihnini okuyup "Denedik, olmadı," diyeceğim. Güleceğiz aynı anda ve kaşlarımızı aynı yöne hareket ettireceğiz. Hangimizin mimikleri daha güçlü? Karşılıklı bunu düşüneceğiz. Bir tiyatro oyununda iki uyumsuz partneri oynayacağız. Sen rolünün üstesinden hakkıyla geleceksin, bense her zaman olduğu gibi elime yüzüme bulaştıracağım. Şeytan bir yerlerden fısıldayacak: "Beceriksiz!"

Dönüp kaderimi suçlayacağım. Serçe parmaklarımın birbirine eşit uzunlukta olmadıklarını bir kusur sayacağım. Beni kendime düşürme noktasında üzerine yok, biliyorsun. İçimde kopmakta olan kıyametin büyüklüğünü bir sayfa deftere sığdırmanın hesabını yapacağım. Hayatım boyunca hep yorganıma göre ayağımı uzattım; bir şeylerin azlığı ve çokluğunu birbirine çarparak yaşadım yine aynı şekilde devam edeceğim. Azın her zaman çok olduğunu söyleyeceksin. Susacağız. Sessizliğimizin bizi birtakım kötülüklerden koruyacağına inanacağız. "İnanmak ihtiyaç," diyeceksin. Ağız dolusu güleceğim dudaklarım çatlarcasına. Bazı yalanların gerçeklik payının olduğunu düşünüp sana hak vereceğim. Sen oturduğun yerden emirler vererek "Orta yolu bulalım" diyeceksin. Hâlbuki ortak bir noktamızın olmadığını ikimiz de biliyoruz. Öyleyse bizi bir arada tutma isteği nedir? Ayaklarımız birbirinden kaçarken göz bebeklerimiz neden aynı noktada kesişiyor? Bunun cevabını arayacağız.

Yazlık evin bahçesinde gün boyu bu düşüncelerle boğuşarak seni düşüneceğim. Söğüt Ağacı dallarını sarkıtacak. Süzülecek, su içmeye uyanmış ergen kızlar gibi. Sivrisinekler konup kalkacak üzerine, İstanbul Havalimanı canlanacak gözünde. Buralardan gitme isteği gelişecek. Doğup büyüdüğün şehrin hâlâ bir yerlerinde masum aşkların yaşandığını iddia edeceksin. Masumiyetin ölçütünü soracağım. Kerem ile Aslı’nın doğmamış çocuklarının örneğini vereceksin. Gerçeklikle bağlarını bu denli koparmanın nedenlerini sorgulayacağız.

Sarı defterime bu defa ikimizi yazacağım, günahımızı şeytanın üzerinden temize çekeceğim. Sen ise, "Bu davanın yargıcı benim," diyerek onun savunmasını yapacaksın. Başlamadan biten aşkımızı cümlelere böleceğim. "İşlem hatası" diyeceksin içinden. "Ben o hatayı sana gelerek yaptım," diye kendimi suçlayacağım. Göreceksin bak, kusursuz işleyecek kalemim. "Hikâyeyi uzaklarda arama," diyeceksin. O vakit yazdıklarımın bir martı gibi kanatlarını ağır ağır çırparak bizden uzaklaştığını göreceğiz.

Yine aklıma düşeceksin, yirmilik diş ağrısı gibi sancı çekeceğim. Bir kaşıntıdır tutacak. Ellerimin üzeri, avuç içlerim kaşınacak. Doktor alerji, diyecek. Ellerimizi bölen çizgilerde arayacağız birbirimizi. Sen kuzeye düşeceksin. Ben her zaman olduğu gibi güneyin kavruk tenli ırkına dâhil olacağım. Bir başkası bizim üzerimizden imkânsızlığın filmini çekecek. Ve biz seninle galada karşılaşacağız. "Dünya bir filme konu olacak kadar küçük" diyeceğim. Hayır hayır, dilim ağzıma dolanacak.

"Haydi, bitir bu hikâyeyi," diyerek zihnime baskı kuracaksın. "Tamam, bu oyunun kazananı sensin," diyerek güleceğim. Öfken büyüyecek. Bileğimden yakalayacaksın. Acemi çocukluğun eline ayağına dolanacak... Elime kalemi alıp sessizce söylenenlere boyun eğeceğim. Biliyorum, iki efendi bir düzene fazla. Etkili bir son yazmak için elimden geleni yapacağım. Şeytan rahat durmayacak. Bana seni anlatacak. Kafam karışacak.

Şu mübarek Ramazan ayı hayırlısıyla gelse. Ninem, bu ayda şeytanın bağlandığını söylerdi. Lânet olası aradan çekilirse sonumuzu yazmak kolay olacak, muhakkak. Ben bunları düşünürken seni unutmayı göze almışken bana yazdığın şiirin ilk mısraları düşecek aklıma.

"Gözlerim, gözlerine değdiğinde..."

İçim kar fırtınası uyarısı verecek. Tanrım, yine mi hazırlıksız yakalanacağım?

Bütün gün çardakta oturmuş, bitmiş bir hikâyeyi uzatmaya zorluyorum. Zihnim kapılarını kapatmış bugün, sözcükleri esirgiyor benden. "İnsan kendi sonunu kendi hazırlarmış" diyorlar. Bu doğru mu?

Ben ayak altında dolaşmadığına sevinirken meğer şeytan içimde yuva yapmış. Yorgan döşek uyuyor. "Geber!" diyorum. Başını kaldırıyor, burnu salya sümük. Gözleri çapaklı, başucunda aspirin kutusu. "Bugün bu öyküyü bitirmelisin," diyor. "Sonu nereye varırsa varsın." Havuzun kenarındaki çakıl taşlarını alıp onu taşlamak istiyorum.

Tanrım, bu bir ibadet değil mi?


Sibel Oğuz

2 Comments


kamoncum
7 gün önce

Ayagimda bebeğimi sallarken okudum,bu öykü bitsin istemedim.. kaleminize sağlık

Like
sibeloguz4436
7 gün önce
Replying to

Çok teşekkür ederim, size ve bebeğinize sağlıklı günler diliyorum. Öykülerde görüşmek üzere. Sevgilerimle

Like
bottom of page